Türk Ocakları İstanbul şubesi olarak 100. yıl sohbetlerinde bu hafta, “Maturîdi’nin İslam Düşüncesindeki Yeri” konusunu ele almak üzere, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu’nu ağırladık.

   “Akaid”den gelen “kelam” ilminin muhtevasının İslamın inanç esasları olduğuna değinmekle sözlerine başlayan Topaloğlu, sözlerine şöyle devam etti: “ İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin fıkıh ilminde yeri ne ise, kelamda da İmam Eş’ar’ın yeri odur, diyorduk. Ancak kısa bir süredir biliyoruz ki, Maturîdi Eş’ar’dan öncedir ve Eş’ar büyük oranda İmam Maturîdi’den etkilenmiştir. İslamiyete şahsını veren kelam ilminin kurucusu Maturîdi’dir. Türbesi Semerkant’ta, Yahudilere tahsis edilmiş bir mahallede bulunan Maturîdi’nin Tevhid adlı eserinin tek bir nüshası vardır ki, o da İngiltere’dedir. Eserin bizde tefsirleri vardır. Maturîdi’nin Te’vilâtu’l Kur’ân adlı eserinin ise, birden çok nüshası mevcuttur bizde. Eser takrirdir, öğrencilerine kaleme aldırmıştır. Bu yüzden bir takım yanlışlıklar, tutarsız ifadeler göze çarpar. Rivayet yoluyla, dirayet yoluyla tefsir yahut tasavvufî tefsir yapmak mümkündür. Rivayet yoluyla tefsir, Resulullah’a (S.A.V.) dair rivayetlerle yapılan tefsirdir. Dirayet yoluyla tefsirde rivayetten de yararlanılır; ancak her konuda rivayet olmadığından, bir alim, ömrünün sonuna doğru birikimleri ile tefsir kaleme alır. Elmalılı bu hususta örnek teşkil eder. Sırası ile Kur’an’dan, rivayetlerden ve kişinin kendi ilminden yararlanılır. Te’vilâtu’l Kur’ân, dirayet yoluyla tefsirlerin ilkidir. Fahrettin el Razi’ninki ise, en bilinenidir ve sık sık Maturîdiden alıntı yapar, ona katılır. Kur’an’ı Kur’an ile tefsir en makbulüdür. Ancak kolay değildir. Maturîdi bunu çokça yapmıştır. Ayeti, ayetle tefsir etmiştir. Ondan sonra yapılan tefsirlerde, böylesi hemen hemen hiç yok. Kullanılan uslûplara göre ayetleri karşılaştırmıştır. O günkü şartlarda, imkansızlıklarda tüm bu uslûpları nasıl hatırlıyor, akıl erdirmek zor. Bu şekilde açıkladığı o kadar çok ayet var ki ben hayret ediyorum. Bu eserlerin bir dezavantajı var; öğrencilerin kaleme almasından doğan tutarsızlıkları dikkate alarak okumak ve eserin Arapçası çok zor. Talebeler eseri kaleme aldığından, olumlu- olumsuz cümle kurmada yanlışlıklar var. Tevhid eserinde Maturîdi’nin, cümleleri Arapçadan ziyade, Türkçe kurallarla kurmuş gibidir. Anadili başka olup, Arapça yazılmış gibidir. Maturîdi’nin bu zamana değin, bu kadar az biliniyor olmasının sebebi daha çok yönetim ile alakalıdır. İslam ülkelerinin genelinde yönetimde daha çok Hanefiler olmuştur. Ayrıca akaid konusu, hukuk gibi çok üzerinde durulan konulardan olmamıştır.” dedi.