Türk Ocakları İstanbul şubesinin 2016-2017 104. yıl konferansları 8 Aralık 2016 Cuma akşamı ülkemizde eğitim denildiğinde akıllara ilk gelen isimlerden olan Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın ‘’Gelenekten Geleceğe Türk Maarifi’’ konulu konferansı ile devam etti. Sözlerine geçtiğimiz günlerde açıklanan Uluslararası Öğrencileri Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarını değerlendirerek başlayan Erdoğan bu sonuçların Türkiye’nin bugünkü eğitim sisteminin bir yansıması olduğunu belirtmiştir. Eğitim sistemimizin cumhuriyet tarihimizin en kötü seviyesinde olduğunu sözlerine eklemiştir. İrfan Erdoğan geçmişte eğitim sistemimizin gayet bir yerde olduğunu şu sözleri ile anlatmıştır; ‘’Geçmiş bir sigortadır, bir laboratuvardır ve ben ona hep başvururum. Eğitim tarihimiz bilhassa 1850’den sonra çok iyi bir başvuru kaynağıdır. Atalarımız tarafından oluşturulan ahilik teşkilatı, enderun mektepleri, köy enstitüleri ve öğretmen okulları çok başarılı eğitim-öğretim çalışmalarıdır.’’

İrfan Erdoğan’ın konuşmasında sürekli dikkat çektiği bir başka husus da Türk Ocaklarının kurulduğu dönemden itibaren ülke için bir eğitim kurumu gibi çalıştığını ve Türk Ocağından yetişen aydınların Türkiye’de eğitimi geliştiren isimler arasında yer aldıklarını da belirtmiştir. İrfan Erdoğan’a göre ülkemizde maarif bakanlığı da yapan Hamdullah Suphi, Emrullah Efendi, Satı Bey gibi Türk ocaklıların yaptıkları çalışmalarla ülkemizin eğitim sisteminin ileriye gitmesini sağladığını belirtmiştir. Erdoğan anlattığı bir hikaye ile de bu durumu hem özetlemiş hem de başka bir boyut kazandırmıştır; ‘’ Cumhuriyetin ilk yıllarında bakanlar mecliste oylama ile seçilmektedir, bu seçimde maarif bakanlığı için eski bakan Rıza Nur ve Hamdullah Suphi aday olurlar. Bu seçimden bir oy farkla galip çıkan Rıza Nur meclis kendisine güvenmediği için çekilmek ister ancak Hamdullah Suphi kendisinden önce seçimden çekilir ve oyunu Rıza Nur için kullanacağını belirtir. İşte o dönem Türk eğitimini başarıya taşıyan bu nezakettir.’’ Konuşmacımız bu nezaketin o dönemde öğretmen öğrenci ilişkisinden başlayarak eğitimin bütün kademelerine yayıldığını belirtmiştir. Konuşmasının sonlarına doğru tekrar PISA sonuçlarına değinen Erdoğan bu tarz sonuçları dikkate almak gerektiğini ancak karamsarlığa kapılmamak gerektiğini belirterek geçmiş başarılarımızın bize yol göstermesi gerektiğini sözlerine eklemiştir. Böyle örgütlerin çalışmaları ile  geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere eğitim araç gereci pazarlama amacı da güttüğünü belirtmiştir.
 
İrfan Erdoğan konuşmasına eğitimimizin sorununun maddi olmadığını şu sözleriyle belirtmiştir; ‘’Bizde hükümetler eğitimi iyi hale getirmek için kitapları değiştirme, ders saatleri ile oynama ve teknolojik araçları okullarda kullanmak gibi maddi adımlar atıyorlar. Halbuki bizim eğitimimizin sorunu teknik değil felsefiktir. Öğretmenlerimizin ve üst düzey idarecilerin düşünce yapılarının değişmesi, nezaket, değer kavramlarının eğitimin içine girmesi gerekmektedir. Eğitim tekniksel, matematiksel olmaktan çıkıp felsefik hale gelmelidir.’’ İrfan Erdoğan’ın konuşmasında son olarak dikkat çektiği husus ise eğitimin başında yer alan insanların eğitimci olmayışlarıdır. Ülkemizde birçok bakanın kendi mesleği ile alakalı bakanlık yaptığın belirten Erdoğan eğitimde bunun bu şekilde olmadığını ve eğitimden pedagojiden anlamayan insanların eğitimin başında yer aldığını belirtmiştir. İrfan Erdoğan bunu üst kadro ile alt kadro arasındaki eğitim bilgisi farkının gün geçtikçe arttığını, öğretmenlerin yeterli seviyede olduğunu ancak üst kadronun çalışmalarının yetersiz kaldığını belirtmiştir.
 
Konferansımız konuşmacımıza yöneltilen sorular ve ocağımız başkanı Dr. Cezmi Bayram’ın sözlerinin akabinde sayın İrfan Erdoğan’a ocağımız yayınları ve Teşekkür belgesinin hediye edilmesi ile son bulmuştur.