BİLDİRİ ÇAĞRISI
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
(93 HARBİ)
-Vatan Neresi?-
Uluslararası Sempozyum
1-2 Kasım 2018
XIX. yüzyıl devletlerarası sömürge yarışının hızlandığı, yeni güç mücadelelerinin yoğun yaşandığı ve dünya siyasetinin yeniden şekillendiği bir devir olmuştur. Bu sömürge yarışı ve güç mücadelesinde, “Büyük Güçler” sömürü alanlarını genişletmeyi amaçlamışlardır. Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altındaki toprakların hammadde bakımından zenginliği, konumları ve önemli sömürgelere giden bir yolda bulunmaları, bu müstemleke yarışında ve güç mücadelesinde yeni veçheler ve cepheler ortaya çıkarmıştır. Özellikle İtalyan Birliği ve Alman Devleti’nin kurulmasıyla birlikte 1815’den itibaren sürdürülmeye çalışılan “Avrupa Güç Dengesi” bozulmuştur. Yeni güç dengelerinin ortaya çıkması dönemin büyük güçlerini, Osmanlı Devleti üzerinde farklı politikalara, ekonomik, siyasi ve askeri üstünlük kurma planlarına yöneltmiştir. Bu politikalar güç dengelerine ve ittifaklara bağlı olarak farklılaşmıştır. Nitekim XIX. yüzyılın başlarında Fransa’nın Kuzey Afrika politikası ve Rusya ile yapılan savaşlardaki toprak kayıpları, Osmanlı Devleti’ni devletlerarası mücadelenin odağı haline getirmiştir. Osmanlı Devleti ise bu süreçte büyük güçlerin kendisiyle ilgili amaçlarını engellemeye çalışmıştır.
Bu yüzyılın ortasında 1853-1856 Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yanında Rusya’ya karşı savaşan İngiltere ve Fransa’nın esas amacının Türkleri Ruslara karşı korumak olmadığı açıktır. Zira bu savaş neticesinde İngiltere ve Fransa bir taraftan büyük rakip olarak gördükleri Rusya’ya darbe vurmak ve diğer taraftan Osmanlı Devleti’ni de Paris Antlaşması ile kendi kontrolleri altına almak istenmişlerdir. Ayrıca Kırım Savaşı ile borçlandırılan Osmanlı Devleti, borcunu ödeyemeyecek duruma düşmüş ve 1875 yılında ekonomisinin iflasını ilan etmiştir.
Aynı yıl Hersek İsyanı ile yoğunlaşan etnik temelli çatışmalar Balkan coğrafyasında artarak devam etmiştir. Bu sürece Bulgarlar ve diğer Balkan milletleri dâhil olmuştur. Ancak bu gelişmelere ve sürece Rusya’nın müdahalesi, XIX. yüzyılın en büyük savaşlarından olan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı (93 Harbi) başlatmıştır. Bu anlamda 93 Harbi'nin en önemli nedenlerinden biri Rusya’nın Balkanlar'da yaşayan Ortodoks mezhebine mensup Osmanlı vatandaşları (Rum, Bulgar, Sırp, Ermeni vd.) üzerindeki etkisini arttırma amacıdır. Rusya’nın bölgede yürüttüğü Panslavizm politikasının bu süreci hızlandırdığı ve Balkan coğrafyasındaki Slav topluluklarında milli ve dini bir heyecan uyandırdığı söylenebilir. Bu heyecan Türk yönetimine karşı gittikçe artan bir öfkeye dönüşmüştür. Bu topluluklar Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinden kurtulmayı ve bağımsızlık elde etmeyi amaçlamışlardır. Ancak bu amacın gerçekleşmesinde takip ettikleri en tehlikeli yön, artık bölgelerinde Türkleri, Müslümanları istememeleri idi. Bu değerlendirmeler ışığında 93 Harbi’nin başlamasının nedeni bir taraftan Balkan coğrafyasında diğer taraftan dönemin büyük güçleri arasında yaşanan mücadelenin ve yarışın bir sonucu olduğu söylenebilir.
93 Harbi, Balkan ve Kafkas cephelerinde aynı anda ve tüm şiddetiyle devam etmiştir. Türk Ordusu, her iki cephede önemli başarılar kazanmıştır. Ancak cephelere yeterince sevkiyat yapılamaması sonucu savaş Rusya’nın lehine değişmiş ve Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle neticelenmiştir. Rus ordusu, batıda Yeşilköy’e (Ayastefanos), doğuda Erzurum’a kadar gelmiştir. Osmanlı Devleti barış istemek ve 3 Mart 1878’de ağır koşullar içeren Ayastefanos Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu savaşta Osmanlı Devleti’nin ağır bir mağlubiyet alması büyük güçlerin politikalarında değişikliğe yol açmıştır. Osmanlı Devleti ise yürüttüğü denge politikasında yeni bir devlet arayışına girmiştir.
Ayastefanos Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni artık bir imparatorluk olmaktan çıkarmış ve Rusya’yı Balkan topraklarında hâkim noktaya taşımıştır. Büyük toprak kaybına uğrayan Osmanlı Devleti’nin tek umudu İngiltere ve Avusturya-Macaristan devletleri olmuştur. Bu iki devlet antlaşmanın yeniden görüşülmesini Rusya’ya kabul ettirmiştir. Ancak bu destek karşısında Kıbrıs’ı İngiltere’ye veren Osmanlı Devleti’nin tüm umutları, Alman Başbakanı Bismark başkanlığında toplanan Berlin Kongresi’nde sönmüştür. Zira İngiltere, Osmanlı Devleti ile daha önce yaptığı görüşmede verdiği destek sözünü tutmamıştır. Nitekim 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması da Ayastefanos Antlaşması’nın, bazı kısmi değişiklerle birlikte aynısı idi. 93 Harbi sonucunda ortaya çıkan temel düzenleme olan Berlin Antlaşması dönemsel olarak İngiltere’yi ve bir ölçüde diğer büyük güçleri tatmin etmiştir. Ancak bu antlaşmanın barışa hizmet eden bir yanının olmadığı, güç mücadelesinin Osmanlı Devleti üzerinde ve aleyhinde devam etmesiyle kendini göstermiştir.
Osmanlı Devleti’nin topraklarında yaşayan halklar bakımından önemli sonuçlar ortaya çıkaran 93 Harbi ve Berlin Antlaşması, dünya tarihinde ve bilhassa XIX. yüzyılda en büyük ve kitlesel göç hareketlerinin bir nedeni idi. Bu göçlerin temelinde Türk-Müslümanların yüzyıllardır yaşamış oldukları topraklarda yeni siyasi otoritelerin kurulması yatmaktaydı. Ancak bu hususun yanına muhacirlerin zihinlerindeki vatan, din ve milliyet kavramlarına yüklemiş oldukları anlamlar eklenmelidir. Nitekim “Muhaceret” olarak tanımlanan göç sürecinde, bu kavramlara Osmanlılık, Müslümanlık ve kökenden hareketle yeni anlamlar yüklenmiştir. Ayrıca Balkan coğrafyası ve Kafkasya’dan Anadolu’ya yapılan göçler, Anadolu’daki toplumsal yapıyı, edebiyatı, müziği, sanatı ve halk kültürünü etkilemiştir.
Diğer taraftan 93 Harbi’nin Türkçe literatürde ve akademik çerçevede henüz hak ettiği düzeyde ele alındığı ve yeterince tartışıldığı söylenemez. Hâlbuki bu savaş Osmanlı Devleti’nin sınırlarını önemli oranda değiştiren ve uluslararası politikada büyük güçleri yeni arayışlara iten siyasi sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Ayrıca bu savaş Osmanlı Devleti’ni çok uluslu ve dinli bir yapıdan uzaklaştırarak, zihinsel ve sayısal anlamda büyük oranda Türk-Müslüman ağırlıklı bir devlete dönüşmesinin yolunu açmıştır. Bu yüzden 93 Harbi’nin sosyal, siyasi ve ekonomik yönünün tüm ayrıntıları ile incelenmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu noktalardan hareketle İstanbul Üniversitesi'nin akademik desteği ile Türk Ocağı İstanbul Şubesi 1-2 Kasım 2018 tarihleri arasında İstanbul'da uluslararası bilimsel bir sempozyum düzenleyecektir. Özetler 31 Mart 2018 tarihine kadar doksanucharbi@gmail.com e-posta adresine gönderilmelidir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) -Vatan Neresi?- ana başlığı ile düzenlenecek olan sempozyumda aşağıda belirtilen alt başlıklar işlenecektir.
- 93 Harbi ve Kavramsal Çerçeve
- Göç, Sürgün
- Göçmen, Mülteci
- Vatan, Millet, Din
- Savaş, Barış
- Milli Devlet, İmparatorluk
- 93 Harbi’nin Siyasi Nedenleri ve Sonuçları
- 93 Harbi’de Cepheler ve Savaş
- 93 Harbi ve Göçler
- 93 Harbi’nin Türk Tarihi ve Kültürüne Etkileri
- 93 Harbi’nin Edebiyat, Sanat, Halk Kültürü ve Müziğe Yansıması
- 93 Harbi’nin İktisadi Sonuçları
- 93 Harbi, Avrupa ve Avrupa’da Güç Dengesi
- 93 Harbi’nin Uluslararası İlişkilere Etkisi