


İstanbul Türk Ocağı geleneksel Cuma sohbetlerinde 13 Nisan 2018 tarihinde Prof. Dr. İrfan Erdoğan “Ocaklı Bir Eğitimci İsmail Hakkı Baltacıoğlu” başlıklı konferansını gerçekleştirdi. Hocamız konferansa Baltacıoğlu’nun ismini İsmayıl olarak yazdığını belirterek başladı ve biyografisini anlattı. İsmail Hakkı Baltacıoğlu 1886 yılında Cihangir’de dünyaya geldi, babası İbrahim Ethem Bey’in ısrarları ile çeşitli özel okullara gönderildi ve iyi bir eğitim aldı. Sonrasında girdiği Vefa İdadisini birincilikle bitirdi. İdadi’de aldığı güzel yazı derslerinden etkilenmiş ve hat sanatına yönelmiştir. Güzel yazıya ek olarak bazı pedagoji kitaplarını defalarca okuyarak kendisini eğitim alanında da geliştirmiştir.

Osmanlı’da Nüfus Yazımları
İstanbul Türk Ocağı'nın geleneksel Cuma Sohbetleri'nde 30 Mart 2018 tarihinde, Mehmet Kayıcıoğlu’nun, “Osmanlı’da Nüfus Yazımları” başlıklı konferansı gerçekleşti. Ocağımız konferans salonunda gerçekleşen konuşmasına Sayın Kayıcıoğlu nüfus yazımlarının ticari ve askeri anlamda Babillerde de kullanıldığını söyleyerek başladı ve nüfus yazımlarının dünya üzerindeki serüvenine değindi. Hocamız, nüfus yazımlarının Avrupa’daki ilk örneklerinin ise Katolik Kilisesinin vaftizler ve cenazeleri kaydetmesi olduğunu söyledi. Kayıcıoğlu, modernleşme adına önemli çalışmalar yapan padişah II. Mahmut’un vergi verecek ve askere alınacak erkekleri belirlemek adına 1831’de yapılan nüfus sayımının Osmanlı’da bir ilk olmadığına da değindi. Hocamız amacı tam olarak nüfus sayımı olmasa da Osmanlı’da kullanılan tahrir defterlerinin nüfus yazımlarının ilk örnekleri olduğunu belirtti. Osmanlı’da nüfus sayımı ve yazımları Abdülhamit tarafından kurulan Nüfus Müdürlükleri tarafından düzenli yapılmaya başlanmış ve kadınların da dahil olduğu ilk modern nüfus sayımı ise 1884 yılında yapılmıştır. Bu sayımda imparatorluk nüfusu yaklaşık 29 milyon olarak tespit edilmiştir.
Hocamızın değerli konuşması soru cevap faslıyla birlikte sona erdi. Kendisine bizimle paylaştığı bilgiler için teşekkür ediyoruz.

İstanbul Türk Ocağının geleneksel Cuma sohbetleri Muzaffer Albayrak’ın 6 Nisan 2018 tarihindeki “Kȗt’ül Amâre” başlıklı konferansı ile devam etti. Albayrak sözlerine Balkan savaşlarından yara alarak çıkan Osmanlı Devleti’nin bu kayıpların telafisi için 1.Dünya Savaşı’na girdiğini söyleyerek başladı. 1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngiltere, Osmanlı Devleti’ne karşı açmış olduğu Irak cephesine hali hazırda Irak’ta bulunan binlerce askerini yollamış buna karşılık Enver Paşa orada bulunan iki tümeni tek tümene düşürmeyi ve oradaki yerli halka güvenmeyi tercih etmiştir.

Rütbesiz Bir Mareşal Galip Erdem
Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin geleneksel Cuma sohbetlerinde 16 Mart 2018 akşamı Türk Milliyetçiliğinin en önemli isimlerinden Galip Erdem, vefatının 21. yılında anıldı.
Anma programının ilk konuşmacısı bir zamanlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanlığını da yapan Erşad Hürmüzlü idi. Hürmüzlü, Galip Erdem’in milliyetçiliğinin Türkiye ile sınırlı olmadığını, Galip Erdem’in Türkiye dışındaki Türkler -özellikle Irak Türkleri- ile yakından ilgilendiğini belirtti ve buradan yola çıkarak onun Turancılığına değindi. Erşad Hürmüzlü, Galip Erdem’in milliyetçilik davasına çok büyük önem verdiğini ve davayı Ağrı Dağı’nın tepesine çıkarmak için uğraşmak gerektiğini düşündüğünü söyledi. Ancak Galip Erdem’e göre Ağrı Dağı’nın tepesine çıkan milliyetçilerdir ve milliyetçilik dağın eteklerinde kalmıştır.
Galip Erdem’in hem yakın arkadaşlığını hem de ortaklığını yapan Avukat Şerafettin Yılmaz ise anma programının ikinci konuşmacısıydı. Şerafettin Yılmaz, hatıralarıyla bizlere Galip Erdem’in yüce şahsiyetini aktardı. Av. Yılmaz, konuşmasına Galip Erdem’in nasıl vefalı ve yardımsever bir insan olduğunu anlatarak başladı. Onun yardımseverliğini şu sözlerle dile getirdi: “Galip ağabey 12 Eylül’ü kendisine bir görev edindi. Tutuklanan bütün milliyetçilerin ailelerine destek olmak için gördüğü herkesten para istedi, yardım topladı, borç aldı ve onları yalnız bırakmadı.” Yılmaz, bu sözlerinden sonra Galip Erdem’in nasıl güçlü bir hafızaya sahip olduğunu ise olimpiyatlarda madalya kazananları dahi unutmadığını belirterek anlattı.
Galip Erdem’in bir diğer yakın arkadaşı Acar Okan ise Galip Erdem’in hayatı ve insanları nasıl iyi okuduğunu, mizaha ve gençliğe verdiği önemi anlattı. Acar Okan sözlerine Galip Erdem’in hayatı özetleyen ve hayatta insana yardımcı olacak teorilerinden bahsederek başladı. Daha sonrasında ise Galip Erdem’e meşhur bir tabloyu ters asması sebebiyle çok takıldığını ve kendisinin bu tarz olaylara hiç alınmadığını sözlerine ekleyerek konuşmasını tamamladı.
Büyük dava adamı Galip Erdem’in ruhu şad olsun.

İslam’da Kadının Konumu ve Günümüzde Kadın Algısı
Geleneksel hale gelen Cuma Sohbetleri’nde 9 Mart 2018 tarihinde İstanbul Müftülüğü Başvaizi Halime Yıldız hocamız “İslam’da Kadının Konumu ve Günümüzde Kadın Algısı” konusuyla karşımızdaydı. Sn. Yıldız konuşmasına “Kadını ihmal eden her hareket; sevgi, merhamet, paylaşma gibi temel insani değerler bakımından eksik kalmaya mahkumdur.” sözüyle başlamış ve şu konulara değinmiştir:

Prof. Dr. Mustafa Tekin: Toplumda Deist ve Agnostik Eğilimler
Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin Geleneksel Cuma Sohbetlerinde bu hafta İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Tekin “Toplumda Deist ve Agnostik Eğilimler” başlıklı bir konferans verdi. Konferans hocamızın deist, teist, agnostik gibi konuyla ilgili terimleri tanımlamasıyla başladı. Daha sonrasında ise Deizm’in tarihine değinen Mustafa Tekin, Orta Çağ Avrupası içerisinde etkin olan kiliseye karşı Bacon ve Newton gibi bilim adamlarının Deizmi geliştirdiğini belirtti. Deizm inancına gör tabiat Tanrı’nın somut kaynağıdır, dinler ve kurallar insanlar tarafından üretilmiştir. Ardından agnostik kavramını açıklayan hocamız bilinmezcilik olarak tanımlanan bu kavramın sadece din üzerine olmadığını söyledi. Tekin’e göre agnostik insanlar dünyadaki birçok sorumluluktan da kaçan insanlardır. Hocamız son olarak özel din kavramını açıkladı. Özel dine göre ise insanlar dinlere bağlı kalmadan kendi hayat kurallarını kendileri koyabilmektedir. Mustafa Tekin, konferansının son bölümünde ise Türkiye’de özellikle gençlerin neden bu eğilimlere kaydıklarını açıkladı. Tekin’e göre modern topluma uyum sağlayan Türkiye’de deist ve agnostik eğilimlerin yayılmasındaki en büyük faktör yalan fetvalar yoluyla İslam’ın Orta Çağ kilisesi gibi gösterilmesi ve dinin gençlerden uzaklaştırılmasıdır. Hocamız konuşmasının sonunda ise FETÖ’nün insanların içine din yoluyla girdiğini ve sonucunda ortaya çıkan ihanetin de gençleri deizme ve agnostizme yönlendirebileceğini belirtti.

Geleneksel hale gelen Türk Ocakları İstanbul Şubesi Cuma sohbetlerinde 23 Şubat 2018 tarihinde eski gençlik kolu üyemiz olup şu an yönetim kurulunda bulunan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. S. Çağrı Kocakaplan, İktisadi Bireyin Türk Atasözleri ile Yorumu başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi.
Sayın Kocakaplan, konuşmasında “Homoekonomikus'un Gerçekliğini Sorgulamak: Türk Atasözlerinde İnsan Manzaraları” isimli makalesinden yola çıkarak deyimler ve atasözleri ile geçmişteki toplumsal yapının çözümlenmesi konusunu ele aldı. Ardından atasözlerinin birbiriyle olan ilişkilerini ve çelişkilerini çeşitli örneklerle gösterdi. Ayrıca toplumsal kesimin ağırlıklı olarak iktisadi yönden yansımalarını atasözleri üzerinden değerlendirdi. Konferans, soru-cevap etkinlikleriyle birlikte bir söyleşi şeklinde ilerledi.