Profesör Doktor Ahmet Kavas "Yol Ayrımındaki Arap Yarımadası ve Suudi Arabistan'ın Konumu" konusunda bizlere cuma sohbetleri kapsamında 1 Aralık 2017 tarihinde konferans 
verdi. Ahmet Kavas Afrika Ülkeleri içinde Türkiye'nin konumu ile ilgili çok önemli bilgiler verdi. "Hiçbir ülkede bizim ülkemizin
bir propagandası, bizim ülkemizin reklamını yapma durumu, Türkiyeyle ilgili İslami bir hareketi paylaşma durumuna şahit olmadım.
Şii'lik konusuna gelince, örneğin Nijerya'da 100 milyon Müslüman olduğu tahmin ediliyor 200 milyon nüfusun içerisinde. Bu Müslüman 
nüfusun 10 milyonunun Şii olduğu tahmin ediliyor. Bu 10 milyon insan seksenlerden itibaren şiileştirildi. Senegal'da Mali'de vesaire
Şii camiiler var fakat bir tek Çad'da yok. Çad buna özel bir önlem geliştirmiş ama İran oraya da müdahale etmek için devamlı fırsat
gözlüyor. Yani baktığınız zaman İslam Dünyası'nda Şii'liği temsil ettiği kabul edilen İran ile Sünni Suudi Arabistan arasında bir 
rekabet olduğu gözüküyor. Ekonomik anlamda da bir rekabet söz konusu. Ben Fransa'da eğitim görürken 3. Dünyayı Tanıma Laboratuarı 
diye bir program vardı. Fransızlar sosyal bilimleri de laboratuar incelemesi alanına almıştı daha o dönemden. Ortadoğu konusunda 
yaptıkları bu çalışmalarla Ortadoğu'ya bir rol biçiyorlar, güncelini okuyorlar, geleceğiyle ilgili tahminde bulunuyorlar ve bunları
çok rahat görebiliyorduk biz. 21. yüzyılın İslam yüzyılı olacağına dair Fransa'da (1988'de gittim-1996'da döndüm) çok yayın yapıldı.
Diğer Avrupa Ülkelerinde de benzeri yayınlar oluyordu. O planlar o projeler o kadar güzel çalışıldı ki biz bugün yaşadıklarımızı
yaşarken öğreniyoruz onlar ise bunları planlayarak bugünlere geldiler. İran'da rejimin değişmesiyle birlikte, Suudi Arabistanla 
İran aralarında Arap Dünyasına yayılan bir gerginlik yaşandı. İran Sünnileri gerçekten çok büyük baskı altında. Bir doktora 
öğrencim biz 8-10 kişi bir evde toplanıp namaz dahi kılamayız dedi bana İranda. Ama aynı İran Sünni ülkelerde Şii liği yaymak için
her türlü albenisi olan yaklaşımlarla gelip Şiiliği yaymaya devam ediyor. Suudi Arabistan'ın bölgede İranla rekabete sokulması
bir plandır. Bu bölgeyi gelecekte de idare etmek isteyen ülkeler, bu bölgelerin ekonomik kaynaklarını, yeraltı kaynaklarını kullanmak
isteyen ülkeler sürekli plan yapmaktadır. Amerika bundan sonra terörle özdeşleştirdiği bir Suudi Arabistan veya onun yanındaki
ülkeler yerine tüm yaramazlıkları İran üzerine yıkmak ve İran'ın safında yer alan herhangi bir ülkeyi de İran'la özdeşleştirip tecrit
edecek. Burada çok ismi zikredilmeyen İsrail de yavaş yavaş sahneye çıkmaya başladı. Bundan 10 sene önce Fransız Şarkiyatçılığıyla ilgili
yaptığım bir çalışma vardı. 40 araştırma merkezi var birisi İstanbul'da olmak üzere. Bunun gibi Suriye'de Lübnan'da Yemen'de Mısır'da 
birçok araştırma merkezleri var. O araştırma merkezlerinin müdürleri Türkiye de dahil olmak üzere her yıl yaptıkları araştırmaların birer 
raporunu çıkarıyorlar. O raporu Paris'e yolluyorlar ve toplam 40 gönderilen rapor toplam bir rapor haline geliyor Paris'te. Neler yapıldı
ve geleceğe dair neler yapılacağı hakkında bir rapor bu. Sadece İslam Ülkeleri değil tüm önemli ülkeleri içine alan bir rapor bu.
Gerçekten şunu çok net söyleyebilirim ki, bilgiyi alıyorlar yoğuruyorlar ve geleceği onun üzerine inşa etmeye çalışıyorlar. Fakat Türkiye'nin
geldiği şu noktadaki hamlesi onların planlarını bozdu. Hem Ortadoğu'da hem Afrika'da bozabilir. Türkiye 2007 yılında Afrika Birliği'ne
gözlemci üye olarak alındı. 42 yıllık Afrika Birliği tarihinde ülkemize hiç gelmemiş olan Afrika Birliği Başkanı, 2005 Yılını Afrika Yılı
ilan ettik niye hala gelmiyorsunuz sitemi üzerine Türkiye'ye ziyaret edip akabinde de Türkiye'yi Afrika Birliği'ne gözlemci üye olarak aldı.
Bu ziyaretten sonra daha bir samimi olunduğunu Etiyopya Başkanlığında kendilerini ziyaret ettiğimizde bizlere söylediler. Biz bölgede etkinlik
kurabilmek için kesinlikle bölgeyle ilgili bilgileri birinci elden kaynaklardan okumalı anlamalıyız. Bölgenin geleceğini nasıl ki Amerika
Avrupa özellikle planlarken biz sadece onları seyreden ülke olmamalıyz. O ülkelerin de bizi tanımasını bizi yorumlamasını sağlamalıyız. 
Yani Suudlular da Yemenliler de bizi başkası üzerinden tanımasınlar. İşte o zaman biz bu coğrafyada geçmişte nasıl egemen olduysak bu egemenliği
batının, amerikanın rol kapıcı, öne geçici tavrı karşısında; yakın gelecekte daha etkin bi konuma geleceğimizi düşünüyorum." dedi