Türk Ocakları İstanbul şubesi 26 Aralık 2016 Pazartesi akşamı doğumunun 100. Yılı olması münasebetiyle Cemil MERİÇ‘i ‘Türk Düşüncesinin Vicdanı’ konu başlığı altında düzenlenen panelde bir kez daha hatırlamıştır. Cemil MERİÇ’i anma programı evvela kızı Prof. Dr. Ümit MERİÇ ardından Ümit Meriç’in de öğrencisi olan Cafer VAYNİ ve son olarak İhsan AYAL’ın katılımıyla gerçekleşmiştir. Türk edebiyatımıza katkıda bulunan, fikir hayatımızı etkileyen bu büyük fikir adamı MERİÇ’i eserlerinin, özel hayatının, insanlığının ve başarılarının konuşulduğu bu panelde ilk sözü Cafer VAYNİ almıştır.

İdeolojiler ve Cemil MERİÇ boyutunu ele alarak kısaca bu konuya değinmiştir. Niçin ‘’Türk Düşüncesinin Vicdanı’’ demeliyiz ? Cemil MERİÇ’in yetmişli yıllarda çıkan Bu Ülke adlı kitabının o yıllarda çok riskli bir kitap olduğunu belirmiş. Orada sarf edilen sözlerin birçoğunun söylenmemesi gerektiğini dile getirmiştir. İnsanların kurşun attığı birbirlerine saldırdığı, annenin babaya, kardeşin kardeşe hasım olduğu o yıllarda Bu Ülke kitabının içerisinde Cemil MERİÇ’in birtakım mesajlar verdiğini ‘Durun kalabalıklar yanlış yapıyorsunuz.’ diyerek sesini en yüksek perdeden dile getirmiştir. O zorlu yıllarda çoğu meslektaşlarının, hakimlerin bile söylemeye çekindiği bu sözleri dil getirdiği için Türk düşüncesinin vicdanı olduğunu düşünmektedir. Ayrıca Türkiye'de Cemil Meriç algısının bir iyi ve bir kötü boyutunu ele almıştır. İnsanların Cemil MERİÇ ile hemhal olması zaman sonra kendilerine ciddi manada katkı sağladığını öte yandan bu ilginin giderek artarak saplantıya dönüştüğünü vurgulamıştır.

Cemil MERİÇ’in Türkiye’deki görünümüne , eserlerinin içeriğine ve önemli hususlara değindikten sonra bir Cemil MERİÇ aşığı olan İhsan AYAL düşüncelerini şöyle aktarmıştır;

Kendisinin Cemil MERİÇ’in ismini lise ikinci sınıfta öğretmeni olan Ali Şükrü TANRIVERDİ tarafından üstat Cemil MERİÇ olarak duyup kendisine üstat denilmesine de karşı çıkmıştır. Daha sonra Cemil MERİÇ'i tanımak adına ilk olarak Bu Ülke kitabını okuyup yer yer anlamadığını tekrar tekrar okuduğunu ve etkilendiğini dile getirmiştir. Cemil MERİÇ kimdir? Nasıl bir insandır? Hayat boyunca hakikatin peşinde koşan, insanların tesiri altında kalmadan kendi düşüncelerini çekinmeden dile getiren Cemil MERİÇ'i Türkiye’nin namusu olarak adlandırır. Ayal, elbette  yaptıklarında eksiklikler vardır fakat bundan dolayı tenkite tabi tutulamaz diyerek sözlerini tamamlamıştır.

Son olarak hem babam, hem öğretmenim hem de oyun arkadaşım diye hitap ettiği Cemil MERİÇ kızı Prof. Dr. Ümit MERİÇ tarafından birçok perspektifte ele alınmıştır.

Kendi kimliğini başka bir ülkede tanıtan bu sanatçımızın otuzlu yaşlarda gözlerinin kaybetmesinin kendi hayatını milattan önce ve milattan sonra olarak ikiye ayırdığını dile getirmiştir. Babasının durumunu kendi hayatı üzerinde de etkili olduğunu belirtmiştir. Sonraları Gayrettepe Metro istasyonunda Alman bir doktorun gerçekleştirdiği bir çalışmaya katılarak karanlık bir ortamda bir saatini geçirme fırsatı bulduğunu ve o çalışmanın sonunda ise kendisi duygu düşüncelerini şöyle dile getirmiştir. ‘’Testin bitmesine yakın körlüğün içinde büyük bir lezzet olduğunu hissettim.’’ Babasının durumuna üzülürken körlüğün içinde bir şehvet olduğunu anladığını dile getirmiştir.

Cemil MERİÇ’in eserlerinden biri olan Jurnaller’in hiç kimse ile paylaşmak istemediği, iç aleminin çıplaklığını, insanlığını, zaaflarını anlatan bir kitap olduğundan bahsetmiş, okuyanlara neler kattığı hakkında bilgi vermiştir.

Daha sonra Cemil MERİÇ’in dili, kitapları ve hayatı hakkında bilgiler vererek Türkiye için önem kazanmış bu kişinin anısına yaşamış olduğu iki evi yazar evleri ve ya sanatkar evleri olarak imar edilmesini talep etmiştir.

Güzel Türkçesi ile düşünceleriyle yazmış olduğu kitaplarıyla Türkiye için var olmuş Cemil MERİÇ’in doğumunun 100. Yılında düzenlemiş olduğumuz bu panelin sonunda ocağımız başkanı Dr. Cezmi BAYRAM’ın değerlendirme konuşması yapmış, ardından konuklara katkılarından dolayı ocağımız yayınlarını ve teşekkür belgelerini takdim etmiştir.