
26-28 Mayıs 2014 Tarihlerindende 2013 Yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de düzenlenen "Türk Dünyası Bilgler Zirvesi"nde Şube Başkanımız Dr. Cezmi bayram bir tebliğ ile katıldı. "Yeni Medeniyet Tasavvuru ve Türk Dünyası" başlıklı tebliğ aşağıdadır
YENİ MEDENİYET TASAVVURU VE TÜRK DÜNYASI
Dr. Cezmi Bayram
Yüz yılı aşkın zamandır, medeniyet ve kültür kavramlarını tartışmaktayız. Bu kavramlar, bazen ayrı ayrı, bazen de beraber ve hattâ ayni mânâ kastedilerek kulanılmıştır. Kültür değişmesi, medeniyet iktisap etme, Batılılaşma, Avrupalılaşma hedef ve gayreti; bunun usul ve şekli, derecesi, önemli tartışma ve ihtilâf alanlarını teşkil etmiştir. Medeniyete ve kültüre verilen anlam, dahil olunmaya çalışılan Batı Medeniyeti hakkındaki kanaatler ve hükümler ancak,son yıllarda berraklaşmaya başlamıştır. Başlangıçta, âdetâ bir zaruret ve hattâ mecburiyet olarak görülen Batı Medeniyetini bütün müktesebatıyla fert ve cemiyet hayatımızın tanzim edici yegâne ölçü ve değerleri olarak görme kabulü, artık, biraz da bizzat bu medeniyetin, modernizm-postmodernizm ve benzeri tartışmalarla kendini sorgulaması, bizde de tereddütlere ve hattâ yeni uyanışlara sebeb olmuştur.
TATSIZ BİR YAZI
Dr. Cezmi Bayram
Hayatımın hiçbir döneminde, “yanlış anlaşıldım” sözünü kullanmadım. Kullananları da pek ciddiye almadım. Her nefsin ölümü tatması gibi, ben de bu halden nasibimi alacakmışım.
Son yılların en önemli meselesi etnik bölücülük ve bundan kaynaklanan terördür. Her Türk milliyetçisi gibi ben de, bu yangının bir an evvel söndürülerek, enerjimizin ortaya çıkan büyük Türk Dünyası gerçeği ve imkânı ile, dünya şartlarını da değerlendirerek, Türkiye’nin dünyada tayin edici bir mevkie gelmesi için sarf edilmesi gerektiğine inandım. Bunun için düşündüm, konuştum ve yazdım.
ŞUBE BAŞKANIMIZ Dr. CEZMİ BAYRAM’IN TÜRKİYE GAZETESİ YAZARI RAHİM ER’İN YAZISI HAKKINDAKİ AÇIKLAMASI
ŞUBE BAŞKANIMIZ Dr. CEZMİ BAYRAM’IN TÜRKİYE GAZETESİ YAZARI RAHİM ER’İN YAZISI HAKKINDAKİ AÇIKLAMASI
Sayın Rahim Er,
18 Eylül tarihli yazınızı, tessürle okudum. Üzüntümün birinci sebebi, Türkiye’de öteden beri her türlü kışkırtıcı tavırdan uzak kalmayı, belli değerleri benimseyen kişi ve zümrelere hakaret ve iftira etmemeyi “bir insanın davranışlarının yüzde doksan dokuzu küfre, biri ise imâna taalluk etse, bire göre hareket etmeyi” temel bir ilke kabul ederek uzun yıllardır yayın yapan ve geçmişinde Seyit Ahmet Arvasi ve Ahmet Kabaklı gibi mümtaz şahsiyetlerin fikrî istikâmetinde etkili oldukları ve bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışının nâşiri bir Gazete’de yayınlanmasıdır. İkinci sebeb ise, Hüseyin Hilmi Hoca’nın yanında, yukarıda zikredilen şahıslardan da feyz aldığını zannettiğim bir kalemden, böylesine tarihi gerçeklere aykırı bir yazının çıkmasıdır.
28 Eylül 20l0 tarihli yazınızı okudum. Esasen sizi Türkiye Gazetesinde yazdığınız dönemlerden beri takip etmekteyim. Bugünkü yazınızda ortaya koyduğunuz soruların cevabını Genel Başkanımız Nuri Gürgür’den beklemektesiniz. Ancak, onun da iznini alarak, yazının da öznesi olduğum için, cevabı ben veriyorum. Ümit ederim ki, sizin için bilginin doğrusu önemlidir; cevap veren makam değil.