


Rütbesiz Bir Mareşal Galip Erdem
Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin geleneksel Cuma sohbetlerinde 16 Mart 2018 akşamı Türk Milliyetçiliğinin en önemli isimlerinden Galip Erdem, vefatının 21. yılında anıldı.
Anma programının ilk konuşmacısı bir zamanlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanlığını da yapan Erşad Hürmüzlü idi. Hürmüzlü, Galip Erdem’in milliyetçiliğinin Türkiye ile sınırlı olmadığını, Galip Erdem’in Türkiye dışındaki Türkler -özellikle Irak Türkleri- ile yakından ilgilendiğini belirtti ve buradan yola çıkarak onun Turancılığına değindi. Erşad Hürmüzlü, Galip Erdem’in milliyetçilik davasına çok büyük önem verdiğini ve davayı Ağrı Dağı’nın tepesine çıkarmak için uğraşmak gerektiğini düşündüğünü söyledi. Ancak Galip Erdem’e göre Ağrı Dağı’nın tepesine çıkan milliyetçilerdir ve milliyetçilik dağın eteklerinde kalmıştır.
Galip Erdem’in hem yakın arkadaşlığını hem de ortaklığını yapan Avukat Şerafettin Yılmaz ise anma programının ikinci konuşmacısıydı. Şerafettin Yılmaz, hatıralarıyla bizlere Galip Erdem’in yüce şahsiyetini aktardı. Av. Yılmaz, konuşmasına Galip Erdem’in nasıl vefalı ve yardımsever bir insan olduğunu anlatarak başladı. Onun yardımseverliğini şu sözlerle dile getirdi: “Galip ağabey 12 Eylül’ü kendisine bir görev edindi. Tutuklanan bütün milliyetçilerin ailelerine destek olmak için gördüğü herkesten para istedi, yardım topladı, borç aldı ve onları yalnız bırakmadı.” Yılmaz, bu sözlerinden sonra Galip Erdem’in nasıl güçlü bir hafızaya sahip olduğunu ise olimpiyatlarda madalya kazananları dahi unutmadığını belirterek anlattı.
Galip Erdem’in bir diğer yakın arkadaşı Acar Okan ise Galip Erdem’in hayatı ve insanları nasıl iyi okuduğunu, mizaha ve gençliğe verdiği önemi anlattı. Acar Okan sözlerine Galip Erdem’in hayatı özetleyen ve hayatta insana yardımcı olacak teorilerinden bahsederek başladı. Daha sonrasında ise Galip Erdem’e meşhur bir tabloyu ters asması sebebiyle çok takıldığını ve kendisinin bu tarz olaylara hiç alınmadığını sözlerine ekleyerek konuşmasını tamamladı.
Büyük dava adamı Galip Erdem’in ruhu şad olsun.

İslam’da Kadının Konumu ve Günümüzde Kadın Algısı
Geleneksel hale gelen Cuma Sohbetleri’nde 9 Mart 2018 tarihinde İstanbul Müftülüğü Başvaizi Halime Yıldız hocamız “İslam’da Kadının Konumu ve Günümüzde Kadın Algısı” konusuyla karşımızdaydı. Sn. Yıldız konuşmasına “Kadını ihmal eden her hareket; sevgi, merhamet, paylaşma gibi temel insani değerler bakımından eksik kalmaya mahkumdur.” sözüyle başlamış ve şu konulara değinmiştir:

Prof. Dr. Mustafa Tekin: Toplumda Deist ve Agnostik Eğilimler
Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin Geleneksel Cuma Sohbetlerinde bu hafta İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Tekin “Toplumda Deist ve Agnostik Eğilimler” başlıklı bir konferans verdi. Konferans hocamızın deist, teist, agnostik gibi konuyla ilgili terimleri tanımlamasıyla başladı. Daha sonrasında ise Deizm’in tarihine değinen Mustafa Tekin, Orta Çağ Avrupası içerisinde etkin olan kiliseye karşı Bacon ve Newton gibi bilim adamlarının Deizmi geliştirdiğini belirtti. Deizm inancına gör tabiat Tanrı’nın somut kaynağıdır, dinler ve kurallar insanlar tarafından üretilmiştir. Ardından agnostik kavramını açıklayan hocamız bilinmezcilik olarak tanımlanan bu kavramın sadece din üzerine olmadığını söyledi. Tekin’e göre agnostik insanlar dünyadaki birçok sorumluluktan da kaçan insanlardır. Hocamız son olarak özel din kavramını açıkladı. Özel dine göre ise insanlar dinlere bağlı kalmadan kendi hayat kurallarını kendileri koyabilmektedir. Mustafa Tekin, konferansının son bölümünde ise Türkiye’de özellikle gençlerin neden bu eğilimlere kaydıklarını açıkladı. Tekin’e göre modern topluma uyum sağlayan Türkiye’de deist ve agnostik eğilimlerin yayılmasındaki en büyük faktör yalan fetvalar yoluyla İslam’ın Orta Çağ kilisesi gibi gösterilmesi ve dinin gençlerden uzaklaştırılmasıdır. Hocamız konuşmasının sonunda ise FETÖ’nün insanların içine din yoluyla girdiğini ve sonucunda ortaya çıkan ihanetin de gençleri deizme ve agnostizme yönlendirebileceğini belirtti.

Geleneksel hale gelen Türk Ocakları İstanbul Şubesi Cuma sohbetlerinde 23 Şubat 2018 tarihinde eski gençlik kolu üyemiz olup şu an yönetim kurulunda bulunan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. S. Çağrı Kocakaplan, İktisadi Bireyin Türk Atasözleri ile Yorumu başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi.
Sayın Kocakaplan, konuşmasında “Homoekonomikus'un Gerçekliğini Sorgulamak: Türk Atasözlerinde İnsan Manzaraları” isimli makalesinden yola çıkarak deyimler ve atasözleri ile geçmişteki toplumsal yapının çözümlenmesi konusunu ele aldı. Ardından atasözlerinin birbiriyle olan ilişkilerini ve çelişkilerini çeşitli örneklerle gösterdi. Ayrıca toplumsal kesimin ağırlıklı olarak iktisadi yönden yansımalarını atasözleri üzerinden değerlendirdi. Konferans, soru-cevap etkinlikleriyle birlikte bir söyleşi şeklinde ilerledi.

Türk Ocakları İstanbul Şubesinin düzenlediği ve geleneksel hale gelen Cuma Sohbetleri’nde 9 Şubat 2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cezmi Eraslan, “Ölümünün 100. Yılında Sultan 2. Abdülhamit Han” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Katılımcılar, Sn. Eraslan’ın verdiği bilgilerle 2. Abdülhamit Han hakkındaki pek çok soruya yanıt bulma fırsatına erişti.
Sn. Eraslan konuşmasında şu noktalara temas etmiştir: “2. Abdülhamit Han, maddi ve manevi, içeriden ve dışarıdan gelen sıkıntılara rağmen devletin bekasını düşünmüş ve böylece 33 yıl boyunca devletin lideri konumunda birçok badirelere engel olmuştur. Mandacı aydınlara karşı devletine olan inancı tam, istiklal ve birlik düşüncesinde olan Han, bu zihniyetle devlet idaresini sürdürmüştür. Ayrıca, Türk modernleşmesinin yapılabilmesi için adımlar atmıştır. Bu hususta atılan iki büyük adımın 1. Meşrutiyet (1876) ve 2. Meşrutiyet’in (1908) ilan edilmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bunların yanısıra, halen daha büyük sıkıntılar çektiğimiz ve sistem arayışında olduğumuz eğitim sorununa açıklık getirmiştir. Dualist toplum için uygun milli bir sisteme ihtiyacımız olduğunu vurgulamıştır.
Prof. Dr. Cezmi Eraslan, eğitim gibi 2. Abdülhamit Han zamanındaki sıkıntıları dinleyicilere örnekler üzerinden, somutlaştırarak anlatmıştır. Konuşmasını, devletin yaşamını sürdürmesi ve müreffeh olması için çalışan devlet büyüklerine şükranlarını sunarak sonlandırmıştır.