
İstanbul Türk Ocağı’nın geleneksel Cuma Sohbetleri’nde 20 Nisan 2018 tarihinde YÖK yürütme kurulu eski üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay’ın “Eğitim Sistemimizin Bir Felsefesi Var Mı?” başlıklı konferansı gerçekleşti. Hocamız konferansına “Dünya’da neden Yahudiler bilimde ileri seviyededir?” sorusuyla başladı ve bunun cevabının Yahudilerin bilimden önce felsefeye değer verdikleri ve bilimi ve eğitimi bir felsefeye dayandırmaları olduğunu söyledi. Daha sonra ise eğitim sistemimizin 2. Meşrutiyet’e kadar dünyada en iyilerden olduğunu ve 2. Meşrutiyetten 1.Dünya Savaşı’na kadar ise sistemin Pozitivizm felsefesine dayanarak zirveye ulaştığını belirtti. Ancak Cumhuriyet’in ilanından sonra eğitimin başka ülkelerden kopyala yapıştır yapılarak uygulanması eğitim sistemimizin felsefesizleşmesine sebep olmuştur. 1950 sonrasında ise eğitim hep iktidardaki siyasi partilerin siyasi ideolojilerine göre şekillenmiştir. Konferansın sonunda ise Sayın Durmuş Günay eğitim sistemimizin nasıl iyiye gideceğini de açıkladı: “Yanlışlıklar dolu da olsa kendi eğitim sistemimizi bir felsefe ile ortaya koymalı ve onda ısrarcı olmalıyız. Yanlışlarını zamanla kendimiz tedavi edersek başarılı oluruz.” Konferans soru cevap kısmıyla birlikte sona erdi


İstanbul Türk Ocağı geleneksel Cuma sohbetlerinde 13 Nisan 2018 tarihinde Prof. Dr. İrfan Erdoğan “Ocaklı Bir Eğitimci İsmail Hakkı Baltacıoğlu” başlıklı konferansını gerçekleştirdi. Hocamız konferansa Baltacıoğlu’nun ismini İsmayıl olarak yazdığını belirterek başladı ve biyografisini anlattı. İsmail Hakkı Baltacıoğlu 1886 yılında Cihangir’de dünyaya geldi, babası İbrahim Ethem Bey’in ısrarları ile çeşitli özel okullara gönderildi ve iyi bir eğitim aldı. Sonrasında girdiği Vefa İdadisini birincilikle bitirdi. İdadi’de aldığı güzel yazı derslerinden etkilenmiş ve hat sanatına yönelmiştir. Güzel yazıya ek olarak bazı pedagoji kitaplarını defalarca okuyarak kendisini eğitim alanında da geliştirmiştir.

Osmanlı’da Nüfus Yazımları
İstanbul Türk Ocağı'nın geleneksel Cuma Sohbetleri'nde 30 Mart 2018 tarihinde, Mehmet Kayıcıoğlu’nun, “Osmanlı’da Nüfus Yazımları” başlıklı konferansı gerçekleşti. Ocağımız konferans salonunda gerçekleşen konuşmasına Sayın Kayıcıoğlu nüfus yazımlarının ticari ve askeri anlamda Babillerde de kullanıldığını söyleyerek başladı ve nüfus yazımlarının dünya üzerindeki serüvenine değindi. Hocamız, nüfus yazımlarının Avrupa’daki ilk örneklerinin ise Katolik Kilisesinin vaftizler ve cenazeleri kaydetmesi olduğunu söyledi. Kayıcıoğlu, modernleşme adına önemli çalışmalar yapan padişah II. Mahmut’un vergi verecek ve askere alınacak erkekleri belirlemek adına 1831’de yapılan nüfus sayımının Osmanlı’da bir ilk olmadığına da değindi. Hocamız amacı tam olarak nüfus sayımı olmasa da Osmanlı’da kullanılan tahrir defterlerinin nüfus yazımlarının ilk örnekleri olduğunu belirtti. Osmanlı’da nüfus sayımı ve yazımları Abdülhamit tarafından kurulan Nüfus Müdürlükleri tarafından düzenli yapılmaya başlanmış ve kadınların da dahil olduğu ilk modern nüfus sayımı ise 1884 yılında yapılmıştır. Bu sayımda imparatorluk nüfusu yaklaşık 29 milyon olarak tespit edilmiştir.
Hocamızın değerli konuşması soru cevap faslıyla birlikte sona erdi. Kendisine bizimle paylaştığı bilgiler için teşekkür ediyoruz.