Nevzat Kösoğlu’nun Ardından…
Nuri CİVELEK
Nevzat Ağabey’le, kitapları ve kendisiyle teşrik-i mesaide bulunanların anlattıkları dolayısıyla gıyabında tanışıklığım, Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin yüzüncü yıl münasebetiyle düzenlediği Büyük Türkiye’ye Doğru Sempozyumlarının ilkinde aynı kareye girmek ve rû be rû konuşmak talihiyle başka bir safhaya inkılâb etmişti.
Nevzat Kösoğlu, yetişemediğimiz niceleriyle aynı havayı teneffüs etmekle bahtiyarlar cümlesinden olmamanın tesellilerinin başında gelen birkaç mümtaz şahsiyetten biriydi. Hayattayken İstanbul’a –daha çok Ötüken Neşriyat’ın Beyoğlu Ankara Han’daki yerine– pek az uğramasını kendi neslim adına talihsizlik addeden ancak son demine yetiştiğimiz istikamet sahibi, ölçüleri ve imanı kavî ağabeylerimizdendi. İmanından kastım, sadece Müslüman olmanın rükünlerine inancı değildi. Çünkü kendisinin ifadesiyle; kültür, cemiyet hayatının belli bir iman çerçevesinde gerçekleştirilmesiydi. Bu imanın muhtevasını oluşturan varlık anlayışı, mukaddesler ve ölçülerle, toplumun hayat önceliklerini ve hudutları belirlerdi. Farz- muhal ‘devlet-i ebed müddet’ geniş manada imanın unsurlarından sadece biriydi.