21.12.2012 Cuma günü,Prof.Dr.Bilal Eryılmaz hocamız ile gerçekleştirdiğimiz ''Devlet yönetimi ve etik'' başlıklı sohbetin ana esasları etiğin devlet ve insan hayatı üzerindeki uygulamalarıydı.
Bilal hoca etiğin tanımını yaparken ''toplumun olumsuz tepki vermediği bir olayın,etik olabileceğini söyledi.
İnsan hayatını ; iç hayat,özel hayat ve kamu hayatı diye 3'e ayıran Bilal hoca iç hayatımız özel hayatımızı,özel hayatımız da kamu hayatımızı etkiler dedi.Hocamız ahlak ve etiğin farklı şeyler olduğunu,etiğin evrensel olabileceğini ancak ahlakın ulusal ya da yerel olduğunu savundu.
Bundan başka,iktisatta ahlakın ne kadar önemli olduğunu belirtmek için de,Adam Smith'in aynı zamanda bir ahlakçı olduğunu ,20 yy.ın başında Keynes'in iktisadi politikayı ahlaktan sıyırmak gerektiği düşüncesinin,1970'lerde ne kadar yanlış bir düşünce olduğunun anlaşıldığını örnek gösterdi.
''Toplumlar bir günde bozulmaz,bir günde de düzelmez.'',''Batı'da eşitlik biz de adalet çok önemlidir'',''Camilerde artık iktisadi ahlaktan hiç bahsedilmiyor.'',''Karanlığı lanetlemektense bir mum yakmak evladır.'' gibi sözler de sohbetin diğer çarpıcı sözlerindendi.
Prof. Dr.Yılmaz Özakpınar Rasyonel Düşünce
“Duygular da Hesaba Katılmalı”
Çemberlitaş’taki binamızda yoğun katılımla gerçekleşen Prof. Dr.Yılmaz Özakpınar'ın verdiği “Rasyonel Düşünce” başlıklı konferansta, insan yetisinin diğer canlı varlıklardan farkları sıralanarak bilimsel düşüncenin temel şartının rasyonellik olduğu belirtildi. “Rasyonel düşüncede duyguları da hesaba katmak önemli…” diye konuşan Özakpınar, akılla düşünülecek diye duyguların hesaba katılmamasının yanlış olduğunu belirtti fakat objektiflikten ayrılmamak için de duygusal düşünmemenin önemine vurgu yaptı. Konuşmanın sonuna doğru konuşmacı bilimsel metodun vazgeçilmez şartı olan deney ile sınamanın önemini somut örneklerle açıkladı ve soru cevap bölümünün tamamlanmasının ardından konferans sona erdi.
İslamiyeti kabul etmiş olan bütün medeniyetler için algı olarak Mekke ve Medine çok önemlidir. bu iki şehir kültürel anlamda İslam dünyasını yönlendirmeye devam ettiler.İslam Devleti'nin başkentinin değiştiği dönemlerde dahi. Siyasi anlamda tesirleri azalmış olsa da tarih boyunca belirleyici olmuşlardır.
Türkleri Mekke ve Medine de görmeye başlamamız ise ilk önce Hz. Ömer zamanında islamiyetle tanışmaya başlamaları ile gerçekleşmektedir. Ancak tam anlamıyla sıcak ilişkiler Ömer İbni Abdülaziz dönemidir. Ömer İbni Abdülaziz bir gayri müslim müslüman olduktan sonra ondan cizye alınmaz diyor. Çünkü Emeviler döneminde Arap olmayan müslümanlardan da cizye alınmaktaydı.