Program ve bildiri özetlerini indirmek için tıklayın

Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nin İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Güney
Kore Keimyung Üniversitesi İpek Yolu ve Orta Asya Merkezi ile işbirliği ile düzenlendiği “Uluslararası
İpek Yolu Sempozyumu:Türkiye ile Kore Arasında Uygarlıkların Etkileşimi”,2-3Temmuz 2018
tarihlerinde Türk ve Güney Kore ilim adamlarının katılımları ve bildiri sunumlarıyla İstanbul
Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşti.
İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda Saygı Duruşu, İstiklal Marşı ve Kore
Milli Marşı’nın okunması ile başlayan sempozyumun açılış konuşmaları İstanbul Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Fikret Turan, Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı Dr. Cezmi
Bayram, Keimyung Üniversitesi İpek Yolu ve Orta Asya Merkezi Müdürü Prof. Dr. Joong Hee Lee ve
Güney Kore İstanbul Başkonsolos yardımcısı Byung Joon Mun tarafından gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış bildirisi İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından sunuldu.
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Fikret Turan,“Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü olarak Keimyung Üniversitesi ve Türk Ocağı İstanbul Merkezi ile birlikte
hazırladığımız İpek Yolu Sempozyumu’nda, İpek Yolu’nun geçtiği şehirlere ve ülkelere etkisini, dünya
ticareti için önemini tartışacağız. Bu sempozyumun ekonomi, uluslararası ilişkiler ve tarihe büyük bir
katkı sunacağına ve kültürel etkileşimlerin her zamankinden daha hızlı yaşandığı günümüze yeni
ufuklar kazandıracağına inanıyoruz. Ayrıca bu sempozyum, Türkiye-Kore ilişkilerine büyük bir katkı
sağlayacaktır.” şeklinde sempozyumun düzenlenme amacını açıklamıştır.
Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Dr. Cezmi Bayram ise “Kore, bizim milletimizin
hatırasında önemli ve güzel yeri olan bir ülkedir. Sempozyumun taraflarından birinin Kore olması bu
açıdan önem taşımaktadır” diyerek sözlerine başladı. Dr. Bayram, Milli Mücadele’den sonra Türk
askerlerinin ilk defa 1950-1953 yılları arasında Kore halkı için savaştığını, hatta Kurtuluş Savaşı’ndan
sonra Türkiye’nin ilk kez Kore’de şehit ve gazi verdiğini hatırlatmıştır. Türk-Kore ilişkilerine sadece
Türkiye tarafından değil Kore tarafından da bakılması gerektiğini vurgulayan Bayram,“Kore ile ilgili
hatıralar, Türk halkının zihninde önemli bir yer işgal etmiştir. Kore hatıralarının bir de Kore tarafı var.
Oralarda da güzel intibalar olduğunu biliyoruz. Bundan birkaç yıl önce tanıdığım bir Koreli, Kore’de
savaşan Türk askerleri ile ilgili hatıralarını anlatarak, “Kore kanunları uygun olsa Türk vatandaşı
olurdum” dedi. Bu müşterek hatıralar, Kore ile ilişkilerimizi kolaylaştıran, zenginleştiren hususlardır.
Çatışma, savaş ve gözyaşının olduğu bir dünyada, yeni bir medeniyet tasavvuru oluşturma konusunda
kendimizi sorumlu hissediyoruz. İpek yolu böyle bir medeniyetin ortaya çıkmasını sağlayacak iş
birliğinin önemli bir unsuru, önemli bir zeminidir. Bu bölgedeki insanlar, İpek Yolu projesi

çerçevesinde bir araya gelecekler, kültür, medeniyet ve iktisat meselelerini halledecekler. Yeni bir
medeniyet, bu ülkelerin müşterek çabalarıyla ortaya çıkacaktır.” İfadelerini kullandı.
Keimyung Üniversitesi İpek Yolu ve Orta Asya Merkezi Müdürü Prof. Dr. Joong Hee
Lee,Türkiye ve Kore ilişkilerinin çok uzun bir tarihi olduğunu belirterek Kore Savaşı’nın bu dostluğu
kadim bir hale getirdiğini söylemiştir. Sayın Lee ayrıca 2014 yılında kurulan Keimyung Üniversitesi
İpek Yolu ve Orta Asya Enstitüsü’nün çalışmalarıyla ilgili dinleyicilere genel bilgiler vermiştir.Prof. Dr.
Lee, Merkezin Orta Asya bölgesindeki ülkeleri tanıtma amacıyla bölgesel araştırma makalelerinin
yazıldığını, önemli araştırma bölgeleri ile ilgili makaleleri derleyen serinin her yıl yayınlandığını, ayrıca
bunun için İpek Yolu’na düşen bölgelerin bizzat yerinde araştırıldığını anlattı.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak sunduğu açılış bildirisine İpek Yolu
güzergâhından söz ederek başlamıştır. Prof. Dr. Mahmut Ak, Tarihi İpek Yolu’nun Çin’in eski başkenti
Şangay’dan başladığını,Çin Seddi’nden batıya doğru anayolun ikiye ayrılarak Taklamakan Bozkırı’nın
güney ve kuzey sınırları boyunca ilerlediğini, Kuzey rotasının Hani Turfan Vahaları, Yedisu ve bugünkü
Kazakistan'ın güneyinden geçerek Aral Gölü kıyıları boyunca Doğu Avrupa’ya yöneldiğini, Güney
rotasının ise Yarkent ve Kaşgar’dan geçerek Orta Asya’ya, Hindistan, Kafkasya ve Akdeniz kıyılarına
doğru uzandığını ve son olarak da Büyük İpek Yolu’nun doğuda Kore ve Japonya’ya kadar uzanarak bu
devletin eski başkenti olan Nara’da bittiğini söylemiştir. Konuşmasına İpek Yolu’nun Kore ile Türkiye
arasındaki ilişkiyi güçlendirdiğinden bahsederek devam eden Prof. Dr. Ak, “günümüzde de bu ağ
üzerinde bulunan ve İpek Yolu ekonomileri olarak adlandırılan, aralarında Kore ve Türkiye’nin de
bulunduğu ülkeler arasındaki tarihî ve kültürel bağların derinliği, yeni ekonomik ve siyasi işbirliklerini
gündeme getirmektedir. Bu iş birlikleri de kültürel ilişkileri birleştirici ve tamamlayıcı bir katkı
sunmaktadır” ifadelerini kullanmıştır.
İki gün boyunca toplamda 10 oturumun yapıldığı sempozyumda; Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi,
Altay Dil teorisi ve Korece, Türkiye-Kore Kültür Münasebetlerinde Son Gelişmeler, Tarihi İpek Yolu;
ikinci gün gerçekleştirilen oturumlarda ise Türk Halk Edebiyatı ile Kore Halk Edebiyatındaki Ortak
Unsurlar, Kore Savaşı’nın Türk Edebiyatı’na Yansımaları, Konfüçyanizm ve İslam, Türkiye’de Kore
Algısı ve Kore Dizilerinin Etkileri gibi önemli konular ele alınmıştır. Sempozyumda toplam 37 bildiri
sunulmuştur.
Kapanış oturumunda Prof. Dr. Fikret Turan, Prof. Dr. Nurettin Demir, Prof. Dr. Joong Hee Lee,
Prof. Dr. Hee Soo Lee, Prof. Dr. Ali Merthan Dündar ve Dr. Cezmi Bayram sempozyumda sunulan
bildirileri ve genel itibariyle sempozyumun düzenlenme amacını ve başarısını değerlendirmişlerdir.
Kapanış oturumunda aşağıdaki kararlar alınmıştır:

1. Kore ve Türkiye ilişkilerinde edebiyat ve dilbilgisi dışında dil eğitimi konusu da gündeme
alınmalıdır. Yabancı bir dil öğrenilirken kültür hakkında da birçok bilgi edinilmektedir.
2. İki ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerinin gelişimi için ortak sempozyumların her
yıl düzenlenmesi gerekmektedir. Bir yıl Türkiye’de bir yıl Kore’de olacak şekilde yapılabilir.
Verim alınabilmesi için toplantıların sürekliliğin sağlanması önemlidir.
3. İki gün boyunca sunulan bildiriler(Korece ve Türkçe) sempozyum bildiri kitabı olarak
basılmalıdır.
4. Doğu dillerini (Korece, Japonca, Çince v.b) çok iyi derecede bilen ve bu kültürlerle Türk
tarihi, sanatı, dili, edebiyatı ve kültürü arasındaki ortak unsurlar üzerine araştırmalar
yapabilecek akademisyenlerin ve uzmanların yetiştirilmesi ve ayrıca üniversitelerde
yetiştirilmek üzere araştırma görevlilerinin istihdam edilmesi gerekmektedir.
5. Türkiye-Kore, Türkiye-Çin, Türkiye-Japonya gibi çeşitli ülkelerle ilişkileri araştırmak üzere
üniversitelerde araştırma merkezleri açılmalıdır. Bu merkezlerde yabancı uzmanlar da
misafir edilmelidir.
6. Dil merkezlerinde Doğu dilleriyle ilgili yoğunlaştırılmış dil kursları açılabilir. Özellikle
simultane tercüme konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır.
7. Çin’in Yeni İpek Yolu projesinde Türkiye’nin sadece transit bir ülke konumunda olmak
yerine daha aktif rol alabilmesi için çalışmalar yapılmasının önü açılmalıdır.
8. Dünya’nın yeni bir medeniyet tasavvuruna ihtiyacı vardır. Mevcut durum 21. Yüzyılın
meselelerine çözüm getirmemektedir.