BURASI “BATI TRAKYA”

“O evler ki köhne,yosun tutmuş kiremitleri
Çökmüş bir imparatorluğu hatırlatır
Cami avlularında asırlık çınarlar ve unutulmaz gölgesi
Yaşlılar baş başa vermiş,eski günleri anlatır.”  

         Burası Batı Trakya… Devlet hayatı için hiç de uzak olmayan bir zamana kadar Türk’ün şanlı bayrağının dalgalandığı Meriç, İskeçe, Gümülcine… Osmanlı torunlarının, bugün, “Buradaki topraklarımızın bekçileriyiz” diyerek haklı mücadelelerini sürdürdükleri batıdaki suni sınırlarımızın öteki tarafı…

         23-24 Ekim 2014 tarihlerinde İstanbul Türk Ocağı olarak İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü ile müşterek gerçekleştirdiğimiz “Dünden Bugüne Batı Trakya” konulu uluslar arası sempozyumun ardından konuşulanları yerinde tetkik etmek üzere, Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi’nin (BAKEŞ’in) katkılarıyla, soluğu,Batı Trakya’da aldık. Tarihte ilk Türk cumhuriyeti olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin topraklarında… 

         Sembolik bir mana taşıyan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti milli marşını dinleyerek girdiğimiz topraklarda ilk durağımız Gümülcine’nin Kozlukebir Köyü oldu. Yunanistan’daki Türk partisi olan Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş ve Kozlukebir Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet’in karşıladığı Kozlukebir’de, belediyenin toplantı salonunda gerçekleştirdiğimiz görüşmede Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet konukları selamlayarak, Kozlukebir Belediyesi ve belediye sınırları içinde kalan bölge ile ilgili konuklara bilgi verdi. Daha sonra söz alan Genel Başkan Mustafa Ali Çavuş, DEB Partisi’ni ve partinin kuruluş amaçlarını anlattı. Rahmetli liderimiz Dr. Sadık Ahmet’in azınlık adına verdiği mücadeleyi ve DEB Partisi’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı tarihi başarıyı anlattı. Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Cezmi ERASLAN (İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürü), kendisi ve sempozyum hakkında bilgiler verdi. Daha sonra tüm konuklar söz alarak hem kendilerini tanıttılar hem de Batı Trakya’da bulunmaktan duydukları mutluluğu dile getirdiler.

Kozlukebir Belediyesi’ndeki görüşmenin ardından, Batı Trakya’daki kardeşlerimizin verdiği mücadelenin liderlerinden Dr. Sadık Ahmed’in kabrini ziyaret ettik. “Ben bir Türk oIduğum için hapse götürüIüyorum. Eğer Türk oImak bir suç ise, burada tekrar ediyorum. Ben bir Türk‘üm ve öyIe kaIacağım. Bu mesajımIa Batı Trakya azınIığına sesIeniyorum ve Türk oIdukIarını unutmamaIarını söyIüyorum. HakIarımızı birgün mutIaka aIacağız.” diyen, hakkında “Batı Trakya’nın Denktaş’ı” denilen Dr. Sadık Ahmet için dualar ettik.

Gümülcine’deki bir başka durağımız ise, 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşmasıyla Yunanistan yönetimine azınlık olarak bırakılan Batı Trakya Türkleri ve özellikle Batı Trakya Türk Gençliği arasında, Türk kültürünü yaşatma gayesiyle 1928 yılında kurulan Gümülcine Türk Gençler Birliği oldu.Birlikteki küçük kardeşlerimizden oluşan ekibin “Drama Köprüsü”, “Bülbülüm Altın Kafeste”, “Osman Paşa”, “Türkiyem” parçalarını çalıp-söylediği karşılama ile yaşanan duygulu anların ardından, birliğin başkanlığını yürüten Koray Hasan ve heyeti, birliğin faaliyetleri, tarihi ve yaşanan sıkıntılar hakkında heyetimizi bilgilendirdi.

Gümülcine’de bir başka önemli görüşmemiz, öğle yemeğinde buluştuğumuz Gümülcine seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ile idi.. Hemen akabinde, Batı Trakya gezimizi katkılarıyla gerçekleştirdiğimiz Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi’ni (BAKEŞ) ziyaret ettik.

Yaptığımız bir dizi görüşmeden sonra, Yunanistan’daki Müslüman-Türk azınlığın başkenti olarak bilinen Gümülcine’den, “bin bir rengin şehri” olarak anılan İskeçe’ye doğru yola koyulduk. Her ne kadar Meriç ili boyunca pek fazla Türk köyüne rastlayamamış olsak da, Gümülcine- İskeçe arası Türk köylerinden yükselen minareler, minarelerden duyulan ezanlar, topraklardan, suni sınırlarla silinemeyen gerçekleri fısıldıyordu.

Dağ eteğine kondurulmuş evleri, dar sokakları, evleri ve görünümüyle klasik bir Osmanlı şehri ruhunu yansıtan İskeçe’ye varışımız, akşamüstünü buldu. Osmanlı döneminde -1870 yılında- İskeçe’nin önde gelen ailelerinden Hacı Emin Aga tarafından yaptırılan şehrin meydanındaki saat kulesi, insanlarının da yaşattığı bir ruhu simgeliyor.

Yağmurun altında ilerlediğimiz dar sokaklardan, Batı Trakya Türk azınlığının ilk derneği olan “İskeçe Türk Gençler Yurdu” olarak kurulan, bugün faaliyet gösterdiği adıyla “İskeçe Türk Birliği”ne ulaştık. Birliğin Başkanı Av. Ramadan Nizam, DEB Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İskeçe İli Sorumlusu Ozan Ahmetoğlu, Mustafçova Belediyesi Başkanı Cemil Kabza, Batı Trakya Yüksek Tahsilliler Derneği Asbaşkanı Özlem Yükseloğlu ve BAKEŞ Asbaşkanı Remzi Şaban’ın karşıladığı birlikte, birliğin faaliyetlerinin, Türk azınlığın sıkıntılarının da konuşulduğu yaklaşık iki saat süren görüşmede, İskeçeli heyet, İskeçe’nin Batı Trakya’nın kalbi olduğunu ve Batı Trakya’da yaşamaktan, bu mücadele içerisinde yer almaktan şeref duyduklarını ifade ederken, Batı Trakya Sempozyumu Başkanlığını yapan Prof. Dr. Cezmi Eraslan: “İki gün boyunca pek çok meseleyi masaya yatırdığımız faydalı bir sempozyumun ardından burada birebir, yaşanan sorunları yerinde görmek çok daha somut hale getirmiştir. Fakat insan hakları eksikliğini ‘medeniyetin başladığı yerden’ duyurmak ----hatta  duyuramamak- çok acı. Fakat bu konuları sadece sempozyumlarda konuşmamak, artık gerek delilleriyle gerek çözümleriyle birlikte gidebildiğimiz son noktaya kadar giderek farkındalığı oluşturmak gerek.”dedi.

Prof. Dr. Cezmi Eraslan’ın ardından söz alan İstanbul Türk Ocağı Başkanı Dr. Cezm Bayram ise, batı medeniyetinin her ne kadar bilimi ile, teknolojisi ile hayatımızı kolaylaştırmış olsa da bugün tükenmekte olan bir sömürge medeniyeti olduğunu ve kendi medeniyetimizi ikame etmemiz gerektiğini, mücadelemizin bir tarafının da medeniyetimizi ihya olması gerektiğini ifade etmesinin ardından “ İki günlük sempozyum süresince buradan gelen genç arkadaşları dinledim ve şimdi de burada tüm sorunları yerinde gördüm. Memnuniyetle söyleyebilirim ki meselesini bilen, meselesini cihanşumul ölçüler içinde ifade kabiliyetine haiz olan kişiler var. Eğer bu kabiliyetlerinizi geliştirerek devam ettirirseniz bizim desteğimiz de mana ifade eder. Sevgili Dostlar buradan hem dertlenmiş hem de ümitlenmiş olarak İstanbul’a dönüyorum. Selametle Kalın.” dedi.

İskeçe Türk Birliği’ni ziyaretin sonrasında, dağ yamacında kurulmuş şehre karşı bir tepede akşam yemeği ile İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz sempozyumun adeta kapanış oturumu niteliğindeki Batı Trakya yolculuğumuz son buldu.

Süleyman Askeri Bey, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin Milli Marşında dediği gibi;
 “Ey düşmanlar!.. Sanmayın savaşlardan bu millet yorgun
   Cumhuriyetin yüce bayrağı her an bu yurtta dalgalanacak,
   Şu bütün Batı Trakyalılar kıyamete kadar hür yaşayacak…” 

Varsa bugün ayağımızda prangalar, Süleyman Askeri Bey’in dizeleri günün gerçeği değilse de; gün gelir, dilden gelenler elden gelir…